Neden psikoloğa gitmekten korkarız?

Genelde insanlar psikolog, psikiyatrisi ya da terapi kelimelerini duyunca çekingen yaklaşır kötü bir durummuş gibi karşıdakine aksettirir. Eğer terapi yardımı alıyorsa bunu gizlemeyi bile tercih eder. Çünkü toplumda bu duruma karşı birçok ön yargı vardır. Çoğunlukla bu ön yargılar gerçekten terapiye ve psikolojik desteğe ihtiyacı olan kişileri demoralize eder ve tedavi olmakta tereddüt ederler.
Peki neden psikolojik desteğe ön yargılıyız ?
Elbette birçok sebebi var. En önemlisi ‘ön yargılarımız’. Eğer düşüncelerinizin içinde ‘ terapiye gitmek bir işe yaramaz, psikologlar deliler içindir, psikoloğa içine kapanık insanlar gider, ilaç tedavisi dışında bir metot kabul etmiyorum, terapi mi? Tam bir zaman ve para kaybı, psikologlar sorun olmayan yerde sorun çıkarırlar’ düşünceleri ile psikolojik desteğe gel olarak ön yargılı yaklaşırlar. Bu düşüncelere sahip insanlar genel olarak insan vücudunda aksaklıklar olduğu durumlarda ilaç tedavisine ihtiyaç duyarlar konuşarak tedavi olacaklarını düşünmezler. Aslında terapiye duyulan ön yargının altında yatan en temel duygu’ korkudur’. Çünkü bir psikoloğun kişinin tüm zayıf noktalarını ortaya çıkaracağı endişesi vardır. Bu yüzden psikoloğa ve psikolojik desteğe kötü kelimeler yakıştırıp kendi içinde basitleştirip bunun doğru olduğunu kendine ve çevresine inandırmaya çalışır.
Diğer bir sebep ise kendini güçlü görmektir. Bu kişiler için psikologdan yardım almak zayıflıktır. Kendi sorunları ile başa çıkabileceğini düşünür. Psikolojik desteğin faydalı olduğuna inanır ama kendisi için değil başkaları için faydalıdır. Çünkü kendisi sorunları alt edebilecek güçte olduğuna yapamasa da inanıştır. Genellikle hayattaki ruh halleri ‘bunu da atlat ve sık dişini’ de olabilir. Beklide sorunlarını açılamada zorluk çekebilirler. Belki sorunlarını ve mahremiyetlerini paylaşmakta güven kaygısı duyuyor olabilirler. Belki de tek başlarına herhangi bir sorunun üstesinden geldikleri zaman diğer sorunları da bu şekilde çözebileceklerini düşünürler. Ama en önemli etken aile tutum ve yetiştirilme şeklidir. Örneğin sorunlarını anlatamayan veya anlatmasına imkan ve izin sunulmayan bir çocuk büyüdüğü zaman yardıma alabilirlik fikrine kapalı olur.
Diğer bir sebep ‘inkar’ dır. İçinde bulunduğu ruhsal bunalımı inkâr eder. ‘her şey yolunda’ imajı çizer çevresine karşı. Dertleri ile başkalarını rahatsız edeceklerini düşünürler. Genellikle zorluklardan şikâyetçi olmazlar ve onları en aza indirgemeye bazen de yok saymaya çalışırlar eğer olumsuz duygular çoğalır ve baş edemediklerini anladıkları zaman durumu reddederler veya kendilerine göre şekillendirirler. Depresyon onalar için psikolojik bir rahatsızlık değil her şeyin boş olduğunu hissettiği geçici bir durumdur. Reddetme alışkanlıkları kendileri için geliştirdikleri bir çeşit savunma mekanizmalarıdır. Yukarıda da bahsettiğim gibi yine en önemli sebep ailedir. Aile çocuğa çok erken yaşta güçlü rolü öğretmiştir. Ama şunu da belirtmek gerekir ki; kötü hali reddetmek her zaman ağır sonuçlara sebebiyet verir. Bu sonuçları atlatmak için duygusuz gibi davranmayı tercih ederler. Artık her şey yolunda imajı sergilenemediği zaman da psikolojik olarak çöküntü yaşarlar.
Kendinizle barışık olun! İhtiyaçlarınıza kulak verin. Psikolojik destek almak için zorluk yaşamayı bile beklemeyin. Psikolojik destekler ile daha yaşanabilir, ahenkli,uyumlu bir hayat bilincine sahip olabilirsiniz.

Bir Cevap Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.