Kardeş Kıskançlığı
KISKANÇLIK NEDİR?
Kıskançlık, insanoğlunun en doğal, en evrensel duygularından biridir. Kıskançlık,
sevilen birinin başkası ile paylaşılmasına katlanamamaktır. Ayrıca kıskançlık,
beklenen ilgi, sevgi ve şefkat eksikliğine karsı verilen doğal bir yanıttır. Bireyin
sakladığı kızma duygusu, gücenme olarak da tanımlanabilir. Kıskançlığın içgüdüsel yani
doğuştan getirdiğimiz genlerimize şifrelenmiş olduğu ileri sürülmektedir.
Yasamın her döneminde görülebilir, ancak çocuklukta biraz
daha yoğun yaşanabilir. Bu duyguyla ilk tanışma iki yas civarındadır. Doğal,
evrensel ve insanı oldukça mutsuz eden bir duygudur. Önemli olan ne boyutta
yaşandığıdır. Çocuk, herkesin kendisinden daha iyi olduğunu ve kendisinin
herkesten daha az sevildiğini düşünmeye baslar. Özellikle küçük çocuklarda yeni
doğan kardeşi kıskanma, kimi zaman yasamı etkileyecek ve davranış bozukluğuna
neden olacak derecede yoğun yaşanabilen bir duygu olabilmekte ve yardım
gerektiren bir hal alabilmektedir. Çocuk için en değerli varlık annedir. Onu, başkalarıyla
bölüşmek kolay değildir. Küçük bir çocuk için kendisi varken, ikinci bir kardeşe neden gerek
duyduğunu anlamak çok güçtür. Anne sevgisini yitirmek korkusu, yeni kardeş geleceğini
öğrendiği anda içini sızlatmaya baslar.
*Doğal bir duygu olan kıskançlık, sevilen kişinin bir başkasıyla paylasılamamasından ve
temelde güvensizlikten kaynaklanır. O ana kadar kendine yöneltilen ilgi ve dikkatin kardeşine
yöneltilmesinden doğan rahatsızlık, en temel nedendir. Kardeşin dogmasıyla birlikte ona
ayrılan zamanın azalması çocukta, bebeğe karsı gibi görünen; ama aslında ana babaya karsı
olan kızgınlık, kırgınlık gibi duyguların artmasına neden olabilir. Çocuk kendini terk edilmiş
, güvensiz ve desteksiz hissetmeye baslar.
* Kardeşler arası kıskançlığın derecesi, yeni bir çocuğun doğumuyla anne babanın tutumunda
değişikliklere, büyük çocukla ebeveyn arasında yerleşmiş olan iliksiye ve çocuğun bebeğe
olumsuz bir etkide bulunmasına göz yumma hoşgörüsüne bağlıdır.
* Kıskançlık derecesinde rol oynayan bir başka etken de kardeşler arasındaki yas farkıdır.
Yaş farkı az olan kardeşlerde kıskançlığın görülme sıklığı, yas farkı fazla olanlara oranla
biraz daha yüksektir.
*Dışarıdan insanlar da akrabalar da bazı olumsuz düşüncelerin dogmasına neden olabilirler.
Kendisinden büyük bir kız kardeşi olan çocuğa, saçlarının neden ablası gibi kıvırcık
olmadığını sormak, ablaya da kardeşinin boyunun onu yakaladığını ve yakında onu
geçebileceğini söylemek (sanki bunlar kötü bir şeymiş gibi) hem
gereksiz hem de olumsuz etkileri olan yaklaşımlardır. Çocukların birbirleriyle
rekabete girmelerine, kızgınlık duymalarına neden olabilir.
*Cinsiyete göre de bazı farklılıklar yaşanabilir: Çocuk kız ve doğan kardeş erkek
ise, ana-babanın kendi cinsiyetinden hoşnut olmadığını düşünebilir. Ailelerin
cinsiyete ilişkin tercihi varsa ve bunu yansıtıyorlarsa, cinsiyete göre kıskançlık
yaşanması kaçınılmaz hale gelir.
* Bazı çocuklar mizaçlarından dolayı daha kıskançtır.
KISKANÇLIĞIN BELİRTİLERİ
* Kardeş kıskançlığı, kendine acıma, üzüntü, küçük düşme korkusu, can sıkıntısı,
öfke, nefret ve intikam alma düşüncelerinin yanı sıra sevgi, koruma ve yakınlık
hissetme isteği gibi karışık duyguların bir bileşiminden oluşmaktadır. Bu
duygulardan en etkili olanları öfke, kendine acıma ve üzüntü duygularıdır.
* Yeni bir kardeşin doğumu çocukta ilgi ve koruyuculuk, sıkıntı ve kıskançlık gibi
çelişkili duygular yaşanması neden olur. Artık eskisi kadar sevilmeyeceği korkusu
daha anne hamileyken başlayabilir. Annenin gebeliğinin son aylarında
ağırlaşmasıyla isteksiz ve yorgun olusu, kucağına almayışı çocukta sevilmediği
duygusunu yaratmaya baslar. Tedirgin bir bekleyiş içinde çocuk, annenin sevgisini
sınamaya baslar. Çevresinde dolaşır, olmadık isteklerde bulunur. Huysuzlaşır,
ağlar, tutturur.
* Çocuk, o güne kadar evde kendisi ilgi ve sevgi odağıyken birden ikinci plana
itilmiş gibidir. Artık sevgi ve ilgiyi kardeşiyle paylaşmak durumundadır.
Sevilmediği düşüncesiyle anneden tamamen uzaklaşır, içe kapanır, yemek
yememeye ve zayıflamaya başlayabilir.
* Birkaç gün geçince: “Bebeği sevdik, artık geldiği yere gitsin.” diye bir yoklama
yapar. Bebeğin gitmeyeceğini anladığında kıskançlık belirtileri su yüzüne çıkmaya
baslar. Bebek emzirilirken o da anne kucağına tırmanır. Biberonla beslenmeye
baslar. Yemeğini kendi basına yerken annesinin yedirmesi için direnir. Böylece
onun pabucunu dama attıran yumurcağa benzeyerek, annenin ilgisini üstünde
tutmaya çalışır. Bebeksi konuşmaya özenir. itmeler, vurup kaçmalar baslar. Sert
tepkiyle karsılaşınca tavırlarının şiddetini arttırır.
* Bazı çocuklar kıskançlık duygularını açıkça ortaya koyarak kardeşine vurma,
onun oyuncağını kırma, “Ondan nefret ediyorum.” deme gibi davranışlar
gösterirken bazıları da bu duygularını bastırır ve aşırı sevgi gösterir. Bu
davranışın altında çoğu zaman ana-babanın sevgisini kaybetme, tepki görme
korkusu yatar.
* Anne babaya sık sık onu sevip sevmediklerini sorma ve sevgilerinden bir türlü
emin olamama yaşanabilir.
* Kabus gördüklerini, tuvaletlerinin geldiğini bahane ederek ilgiyi kendi üzerlerine
çekmeye çalışırlar. Altını ıslatma, parmak emme gibi davranışlarla önceki gelişim
evresine gerileme görülebilir* Hem gün içinde hem de geceleri aşırı sinirli olurlar. Huzursuz
bir görünümleri vardır, sakinleşmekte zorlanır ve kimi zaman çevrelerindeki insanlara öfkeli
davranabilirler. Kendine ya da eşyalara yönelik saldırgan davranışlarda
bulunabilirler.
* Evden ayrılmayı reddetmeyle birlikte (Örn: okula gitmek istememe) bas ağrısı,
mide bulantısı gibi psikosomatik belirtiler, (emin olmak için fiziki muayene
yaptırılmalıdır) huzursuzluk, isteksizlik ve diğer stres belirtileri sık sıkgözlenebilir.
KARDEŞ KISKANÇLIĞI İÇİN NELER YAPILABİLİR?
*Öncelikle rahatlayın, çocuklar etraflarındaki yetişkinlerin davranışlarından
etkilenirler. Büyük çocuğunuzun kardeşine nasıl tepki göstereceği konusunda
endişeliyseniz, çocuğunuz da gergin olacaktır.
* Gebeliği aile bireyleri ve yakın çevre ile paylaşmaya başladığınız ilk günden
itibaren çocuğunuza söyleyin.
* Hamilelik döneminde babası ya da başka bir aile üyesi (anneanne, babaanne)
büyük çocuğun bakımıyla ilgili yemek yedirme, banyo yaptırma, uyutma gibi islere
başlayabilir. Böylece anne hastanedeyken ya da bebekle ilgilenirken, çocuk
kendini ihmal edilmiş hissetmez ve yaşantısının değiştiği fikrine kapılmaz.
* Kardeşinin olmasının, onun sevilmeyeceği anlamına gelmeyeceğini, onu her zaman
çok sevdiğinizi ve hep seveceğinizi tekrar tekrar ifade edin.
* Kardeşinin isim seçiminde onun da fikrini sorun.
* Doğacak bebeğe yapılan hazırlıklara onu da katın. Bebeğin eşyalarını birlikte
hazırlayın. Doğacak bebeğe eşyalar alırken ona da hediyeler alın.
* Bir bebeğin ihtiyaçlarının neler olacağı hakkında onu bilgilendirin.
* Çocuğunuza kızmak yerine kardeşiyle ilgili düşünce ve duygularını sorun. Onu dinleyin.
Anlamaya çalısın.
* Esiniz bebekle ilgilenirken, siz de diğer çocuğunuzla bas basa geçireceğiniz bir zaman ayırın.
* Bebek için bir oda hazırlayacaksanız bunu onunla paylasın ve birlikte karar verin.
* Eğer bebeğe onun giysilerini verecekseniz, bunu ona danışın.
* Bebeğin bakımında onun yardımını isteyin. Ona eğlenceli ufak sorumluluklar
verin. Onun yardımından haz aldığınızı söyleyin, onu övün.
* Bebek için söylenen: “Ne kadar yaramaz, sürekli ağlıyor ve beni yoruyor oysa
ben seni daha çok seviyorum.” gibi bir cümle, çocuk tarafından inandırıcı
bulunmayıp, tam tersine onu kandırmayı istediğiniz inancı verebilir. Bu da en
basta çocuğun size olan güvenini zedeleyecektir.
* Bebeğe sürekli “bebek” demek yerine doğrudan adını söylemeye başlamak
bebeğin bir nesne değil de canlı bir varlık olduğunu anımsatacaktır. · Bebeğe
“benim” değil “bizim” diye başlayarak hitap etmek ve “Sessiz ol, kardeşin
uyuyor.” gibi sözlerle çocuğun yaşantısını bebeğe göre ayarlamak kıskançlığı
tırmandıracaktır.
*Aşırı kaygı içeren tavırlarla çocuğu bebekten uzaklaştırmaya çalışmak,
yapılabilecek en büyük hatalardan biri olacaktır.
* Anne-baba çocuğa: “Kardeşin doğdu; ama senin dünyanda değişen bir şey yok,
sana olan sevgimizde bir azalma yok.” mesajını sadece sözcüklerle değil
davranışlarla da iletmelidir. Baba, çocuğuyla yüz yüze iletişimi gerçekleştirir, ona
zaman ayırır, ortak faaliyetlere girerse anne; “Alışverişi seninle daha rahat
yapabiliyorum, senin yardımına ihtiyacım var.” diyerek çocuğa sorumluluk
yükleyip, birebir ilişkiye girerse, süreç içinde çocuk “statü” kaybına uğramadığını
fark edecek, özgüvenine yeniden kavuşacaktır.
* Çocuğunuza: “Sen artık ablasın-ağabeysin.” demekten kaçının. Çocuğunuzu
birdenbire büyütmeyin. Bırakın o da çocukluğunu doya doya yasasın.
* Çocuğunuzun yanında bir diğerini övmeyin, kıyaslamayın.
* İki kardeşin oyunlarına karışmayın, tartışmalarda taraf tutmayın, ufak
sorunlara da müdahale etmeyin.
* Kardeşler arasında bir kavga çıktı ise, “Kim başlattı?” sorusunu sormayın.
Kavganın içinde olan her çocuğa, kavganın başlamasına sebep oldukları için eşit
şekilde sonuçlarına katlanabilecekleri bir yaptırım uygulanmalıdır. Örneğin: Ortada
paylaşılamayan bir top varsa: “Siz aranızdaki problemi çözene kadar bu
top bende kalacak” diyerek onları çözüm aramaya teşvik edebilirsiniz.
* Özellikle siz ve yakın çevreniz, çocuklara gösterdiğiniz ilginin kendilerine
haksızlık yapıldığını düşünmelerine neden olmasın.
* Çocuk kardeşini sevmek zorundaymış gibi bir duyguya kapılmamalıdır. Olumsuz
duygularını dışa vurunca suçlanmamalıdır. “Kardeşimi hiç sevmiyorum” diyen bir
çocuğa: “Aman o nasıl söz? O sana ne yaptı? Böyle şirin kardeş sevilmez mi?”
demek, çocuğun kardeşine karsı öfkesini daha da arttırır. Bunun yerine: “Ona
kızmakta haklısın. Bak beni de ne kadar uğraştırıyor. Arada sırada ben de
kızıyorum.” demek hem çocuğu şımartır hem de içine su serper. Çocuk
kıskançlığını açıkça belli etmeden anne bu duruma tercüman olabilir. “Kardeşin
geldiğinden beri onunla uğraşıyorum diye seni sevmediğimi düşünebilirsin; ama
ben seni eskisi kadar seviyorum. Benim de kardeşim olduğu zaman öyle sanmışım.
Hem anneme hem de kardeşime kızmışım. Ama bunun böyle olmadığını çok
geçmeden anlamıştım.” gibi sözler anneyle çocuğu yakınlaştırır, çocuğun
kafasındaki kuşkuları siler.
* Çocuğun duyguları anlayışla karşılanmalı, ancak kardeşine vurmasına izin
verilmeyeceği de kesin bir dille anlatılmalıdır.
* Anne ve evdeki herkes bebeği, çocuğun önünde gösterişli bir biçimde sevip
okşamaktan kaçınmalıdır. Annenin küçük çocukla uğraştığı bir sırada babanın
büyük çocukla ilgilenmesi çok uygun olur.
* Annenin sevgisini kanıtlamak için aşırı çaba göstermesi gerekmez. Örneğin,
bastan beri kendi odasında yatmaya alıştırılan çocuğun, yeni kardeş geldiğinde
yanlarına alınması uygun bir davranış olmaz. Oda ayırma işlemi bebek dogmadan
önce yapılmalıdır.
* Çocukla kardeşi arasındaki yas ayrımı ne kadar azsa kıskançlığın o denli büyük
olduğu doğrudur. Kendisi üç yasında olan, ana-babanın bakımı ve desteğine
gereksinimi henüz bitmemiş çocuğun yeni gelen kardeşe tepkisi büyük olur. Oyun
ve okul çağında ki çocuklar kardeşlerini daha çok benimserler. Ancak bu her
zaman geçerli olmayabilir. Örneğin; sekiz yasına kadar evin tek çocuğu olarak
bütün sevgiyi üstünde toplamış ve şımartılmış bir çocuk, kardeşini kolay kolay
bağrına basamayacaktır.
* Ailenin bütün olduğu duygusu herkes tarafından hissedilmelidir. Bunun için
bütün ailenin birlikte yapabileceği, gezinti, piknik, alışveriş, film izleme gibi
etkinliklere yer verilmelidir.
* Aile içinde birlikte olma mesajları verilmelidir. Bazı konularda çocuklarla
birlikte hareket etmeli, onların da fikirleri alınmalı ki karşılaşılan problemlerin
konuşarak ve birlikte hareket edilerek çözülebildiğini çocuklar kavrayabilsinler.
* Kardeşler arasındaki iyi geçinmeler ödüllendirilmeli ve çocuklar: “Aferin size
çok güzel anlaşıyorsunuz. ” seklinde övülmelidir.
*Kardeşiyle konuşmasına hayatından bir şeyler paylaşmasına izin verin.
*Küçük kıskançlıklarına müsaade edin, görmezden gelin, onu ısrarla söyleyip davranışını pekiştirmeyin
*Kardeşinin tıpkı kendine benzediğini söyleyin, örneğin ’seninde bu kadar küçük ayakların vardı bak nasıl minnak’ gibi sözler söyleyin
*Kardeşinden asla bir şeyler saklamayın kitaplarını kaldıralım gibi sözler söylemeyin,bırakın birlikte vakit geçirsinler