Fobiler Ve Anksiyete Bozuklukları

Fobiler Ve Anksiyete Bozuklukları
Anksiyete bozuklukları genel bir terimdir ve içerisinde özgül fobiler, panik bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu,  travma sonrası stres bozukluğu ve yaygın anksiyete bozukluğunun olduğu hastalıkları kapsar.
Anksiyete bozuklukları aşağıdaki başlıklarda incelenebilir;
1-Panik Bozukluğu
2-Özgül Fobi
3-Sosyal Anksiyete Bozukluğu
4-Travma Sonrası Stres Bozukluğu
5-Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Özgül fobiler

Fobi
Fobi; korkulan nesne, eylem ya da durumdan bilinçli kaçınma ile sonuçlanan kişinin mantıksız olduğunu bildiği bir korkudur. Fobik nesnenin varlığı ya da beklentisi kişide yoğun anksiyeteye neden olur. Etkilenen kişi reaksiyonunun aşırı olduğunun farkındadır. Yine de fobik tepki kişinin işlevselliğini belirgin ölçüde etkiler.
Özgül fobi grubu içinde sayılabilecek çok çeşitli fobiler bulunmakla birlikte en sık görülenler şunlardır: hayvan fobileri,   yükseklik korkusu,   kan ve yaralanma fobisi,  gök gürültüsü ve fırtına korkusu,  uçak korkusu,  yalnız kalma korkusu, kapalı yer korkusu vb.
Özgül fobiler toplumda %2.7 oranında görülür (kadında %3.8, erkekte %1.4). 
Özgül fobinin başlama yaşı ortalama 16.5’dur. Birçok hasta çocukluğundan beri bu korkularının olduğunu, bir kısmı ise ergenlik döneminden sonra oluştuğunu söyler. İleri yaşta özgül fobi başlaması nadirdir
Basit gibi görünen hayvan fobileri ağır olduklarında hayatı büyük oranda kısıtlayabilir, hatta evden çıkamamaya neden olabilir. Yükseklik korkusu olan kişi yükseğe çıkmayı gerektiren işlerde çalışamayabilir. Uçak fobisi kişinin seyahat etmesini engelleyebilir.

Hayvan fobileri:En sık görülen özgül fobi türüdür. En çok korkulan hayvanların başında kedi, köpek, kuş, böcek gibi hayvanlar gelir. Korkulan hayvan türleri kültürler arası farklılık gösterir. Örneğin İngiltere’de örümcekten korkma çok yaygın iken, kültürümüzde örümcek fobisi yaygın değildir. 

Yükseklik korkusu; İkinci en yaygın özgül fobi türüdür. Kişi yüksek binalara çıkamaz, yüksekten bakamaz, hatta odanın içinde pencereye yakın oturamaz. Yükseklik korkusu olan kişiler asansöre binmekten korkarlar. Yükseklik korkusu olanların birçoğunda uçak korkusu olsa da iki korkunun birbirinin aynı olduğu da söylenemez. Yükseklik korkusu olanların %20’si uçak korkusu tanımlamamışlar dır.

Kan ve yaralanma fobisi; Halk arasında “kan tutması” olarak da bilinen bir durumdur. Kan görünce rahatsızlık hissetmek çoğu insanda görülen bir özelliktir.  Bunun dışında bedensel sakatlık, parçalanmış insan vücutları, kazalar   görme, kan verme, iğne yaptırma, kulak deldirme, diş çektirme ve diğer tıbbi işlemler gibi durumlarla karşılaşınca bayılacak gibi olma, kalp hızında değişme ve bulantı şeklinde tepkiler verilebilir.

Gök gürültüsü ve fırtına fobisi; Bu kişiler sürekli hava durumunu izler ve havanın kapalı, fırtınalı, yağışlı olma ihtimali olduğu günlerde eve kapanır, gök gürültüsünü duymamak için kapı ve pencereleri sıkı sıkı kapatırlar. Gök gürültüsü duyunca masa, yatak altına saklanabilirler.

Uçak fobisi: Bu kişiler uçağa bineceklerine çok daha uzun sürecek, daha eziyetli yolculuklar yapmaya razıdırlar. Uçağa binmek zorunda kaldıklarında uçağın düşeceğine dair şiddetli bir korkuları vardır. Uçağın her hareketini, her sarsıntıyı büyük bir korkuyla izlerler, duydukları sesleri patlayan bir motor, bir arıza işareti olarak yorumlarlar.

Klostrofobi: Kapalı/basık yerlerden duyulan korkudur. Korkulan durumlara tipik örnekler arasında asansör, basık tavanlı odalar ve koridorlar, kapıları kapalı ve kalabalık otobüs, yeraltı çarşıları, metro, altgeçitler, oturulan oda kapısının kapalı veya kilitli olması vb. sayılabilir.  Hastaların temel korkuları anılan yerde sıkışıp kalmak, çıkamamak, nefes alamamak, boğulmak gibi korkulardır. Sinema ve tiyatroya gidemez, gitseler de dip koltuklarda oturamazlar. 
Önleme ve tedavi
Özgül fobilerin tedavisi hem mümkündür, hem de başarı oranları yüksektir. Bu korkuların tedavisinde ilaçların rolü azdır. Hatta bazı durumlarda ilaçlar zararlı bile olabilir. Örneğin uçak korkusunu yenmek için uçuş öncesi sakinleştiriciler almak, o yolculuğu rahat geçirmesini sağlasa da bağımlılık ve ilaç yan etkileri gibi sorunlara yol açabilir. 
Bunaltı bozukluklarında yaygın biçimde kullanılan davranışçı tedaviler özgül fobilerde ilk seçenektir. Alıştırma (exposure) adı verilen yöntem en yaygın kullanılan davranışçı tekniktir. Bireysel veya grup halinde uygulanabilir. Bu teknikte kişinin korktuğu durumun ayrıntılı bir analizi yapıldıktan sonra korkulan durumla gitgide artan derecede karşılaşması sağlanır.
Başlangıçta sıkıntı ve korku verici olan bu işlem, hasta korkulan ortamda yeteri kadar süre kalabilirse alışmayla (ve korkunun azalmasıyla) sonuçlanır. Tedaviye istekli olan ve tedavi uyumu iyi olan vakalarda birkaç seansta tama yakın düzelme elde etmek mümkündür.  
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Yaygın anksiyete bozukluğu, gerçek sorunlarla orantısız bir biçimde ortaya çıkan aşırı endişe ve kaygılanmayla seyreden bir psikiyatrik bozukluktur. Aslında anksiyete duygusu bir tehlikenin ya da tehdidin sonucunda hepimizde ortaya çıkabilen bir olaydır. Ancak anksiyetenin süresinin uzaması, şiddetinin artması ve günlük hayatımızı etkileyip işlevselliğimiz bozması sonucunda yaygın anksiyete bozukluğu dediğimiz olay gerçekleşir.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) olan kişilerde “sürekli, aşırı ve durumla uygun olmayan bir endişe durumu” söz konusudur. Aşırı endişe, kişinin günlük yaşamını olumsuz yönde etkiler ve hatta olağan yaşam etkinliklerini sürdürmesini engeller. Bu kişiler her durumda olası en kötü sonucu düşünürler,
Denetlenemez nitelikte olan endişe hali en az altı ay boyunca hemen hergün vardır ve gün boyunca sürer.
YAB’nun yaşam boyu görülme sıklığı %5-6’dır. Başka bir deyişle, her 100 kişiden 5-6’sı yaşamlarının herhangi bir zamanın bu rahatsızlığı yaşayabilir. Yaşla birlikte kaygı duyarlılığı artar. YAB yaşlılıkta en sık görülen anksiyete bozukluğudur.
Epidemiyolojik araştırmalarda, erkek/kadın oranı yaklaşık 2/3 olarak bildirilmiştir.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu tanı ölçütleri
A. En az 6 ay süreyle hemen her gün ortaya çıkan, birçok olay ya da etkinlik hakkında aşırı anksiyete ve kaygı duyulur.
B. Kişi, kaygısını kontrol etmekte zorlanır.
C. Anksiyete, aşağıdaki altı belirtilerden en az üçüne eşlik eder. 
1-sinirlilik, huzursuzluk
2-dikkatini bir konuda toplamada zorlanma
3-aşırı heyecanlanma ya da endişe duyma
4-Uyku problemleri  (uykuya dalmakta güçlük çekme, kesintisiz uyuyamama ya da huzursuz ve dinlendirmeyen uyku )
5-kas gerginliği
6-çabuk ve kolay yorulma
D.  Diğer anksiyete bozukluklarından ayırmak gerekir. E. Anksiyete, kaygı ya da bedensel yakınmalar klinik açıdan belirgin bir strese ya da hastanın günlük işlevlerini yapmasına engel olacak düzeyde olmalıdır. F. Bu bozukluk bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi için kullanılan bir ilaç) ya da genel tıbbi bir durumun (örn. hipertiroidizm) doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
Panik atak, anksiyete, stres ve diğer kaygı bozuklukları ile baş etmede sıklıkla kullanılan tekniklerden biri de gevşeme egzersizleridir. Bu egzersizlerdeki amaç vücudu rahatlatmak ve kaygıdan kaynaklı fiziksel belirtileri (ağrı, kalp çarğıntısı, nefes darlığı, titreme vb.) yatıştırmaktır..
Fiziksel olarak sağlanan rahatlama zihinsel rahatlamayı da kolaylaştıracaktır. Panik atak anında bu egzersizlerin uygulanması atağın süresini ve şiddetini kısaltacaktır. Ayrıca kişinin fiziksel belirtilerinin kontrolünü sağlaması, atak geçirmekten duyulan korkuyu da yok edebilir
Gevşeme egzersizlerinin amacı vücudun doğal yollardan rahatlamak, sonrasında da zihinsel rahatlamayı sağlamaktır. Gevşeme egzersizleri, etkili bir yöntemdir. Panik anında, panik atak tedavisinde ve stresle mücadelede yardımcı olarak kullanılabilir. Başlangıçta egzersizleri yapmak kişiye sıkıcı, zor ve etkisiz gelebilir fakat yapılmaya devam edildiği sürece etkinlik düzeyi artacaktır.
Gevşeme Teknikleri
1-Aşamalı Kas Gevşetme
2-Nefes egzersizleri
3-İmajinasyon / hayalde canlandırma
Gevşeme çalışmalarının ilk basamağı nefesimizi kontrol altına almaktır. Bilindiği gibi solunum sistemimiz otonom, yani kendi kendine çalışan bir sistemdir. Fakat aynı zamanda biz iradi olarak da solunumumuzu kontrol edebiliriz.  Nefesimizi tutabilir, verebilir ve alabiliriz. Nefes almayı, vermeyi ve tutmayı bir düzen içinde öğrenmek, gevşetme çalışmaları için çok önemlidir. 
1-Nefesinizi yavaş alın, yani aniden ciğerlerinizi hava ile doldurmayın.
2-Nefes alırken karnınız hareket etsin (diyafragmatik nefes)
3-Burnunuzdan nefes alın. 3 sn kadar tutun. Ağızdan yavaşca verin
Şimdi düşüncelerinizi tamamen nefes alıp vermeniz üzerinde odaklaştırın. Burnunuzdan havanın girip çıktığını hissedin. Yavaşça derin bir nefes alın, nefesinizi tutun ve nefesinizi verin. 
Nefes egzersizlerinden sonra kasların gevşetilmesine geçilecektir. Bu çalışma vücudumuzdaki kas gruplarının belli bir sırayla istemli olarak kasılmasını, sonrada gevşetilmesini içerir. 
Rahat giysiler giyin, ayakkabınızı çıkartın ve rahatlayın.
Rahatlamak için bir kaç dakika bekleyin, yavaş ve derin nefes alıp verin
Rahatladığınızda ve hazır olduğunuzda, dikkatinizi sağ ayağınıza verin. Bir müddet oraya odaklanın ve nasıl hissettiğinizi fark edin.ayak kaslarınızı yavaşça kasın, yapabildiğiniz kadar sıkın. 10’a kadar sayın.ayağınızı gevşetin. Gerginliğin akışına odaklanın, ayağınızın gevşek ve esnek oluşunu hissedin.
Bu gevşek konumda bir sure bekleyin, derin ve yavaş nefes alın.
Hazır olduğunuzda dikkatinizi baldırlarınıza verin. Kasları kasmak ve gevşetmek için aynı adımları takip edin.
Yavaşça vücudunuzun üst kısımlarına doğru ilerleyin, kas gruplarını kasın ve gevşetin.
İlk seferde biraz uygulama yapmak gerekebilir fakat kaslarınızı yapabildiğinizden daha fazla kasmaya çalışmayın
Gevşeme tekniğini uygulamak için en elverişli ortam loş ışıklı, sakin bir odadır. Egzersiz böyle bir odada sırt üstü yatarak veya rahat bir koltuğa oturarak yapılmalıdır.
İmajinasyon / hayalde canlandırma;
Bu teknik meditasyondan farklıdır, çünkü tüm duyularınızı kullanmanız gerekir. görme, duyma, koklama, dokunma, tat alma.
 Gevşediğiniz ve tüm sıkıntılardan kurtulduğunuz ve çok huzurlu olduğunuz bir sahneyi hayal etme üzerine kuruludur.
İmajinasyon yöntemi yıllardır çeşitli psikoterapiler içinde kullanılmaktadır. Özellikle Bilişsel Davranışcı Terapiler içinde kullanımı çok yaygındır
Adım Adım İmajinasyon;
1-Sakin bir yer bulun düz ve rahat bir şekilde oturun.
2-Gözlerinizi kapatın ve kendinizi olabildiğince sakin ve en hayat dolu bir yerde hayal edin.
3-Tüm duyularınızla orada olduğunuzu hissedin: görme, dokunma, koku, ses, tatma.
4-O yerin etrafında bu hislerle yürüyün: renkler, kokular, sesler, yapılar…
5-Her duyguyu hissetmek için zaman harcayın: önce görün, sonra dokunun, sonra duyun…
6-Örnek olarak: denize bakın dalgaların nasıl kırıldığına, kuşları dinleyin, rüzgârı ve kumları hissedin, çiçekleri koklayın…
7-Duyguları hissedin ve tüm sıkıntı ve tasaların uçup gitmesine izin verin. Dikkatiniz dağılırsa tekrar pratik yapın.

Bir Cevap Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.